Katılımcı Söz
Yetti artık, bu “Genel ve yerel seçim varsa demokrasi var” öğrenilmiş tekrarının çıkmazı. 1946’dan beri genel, 1961’den beri yerel seçimlerde dört-beş yılda bir kurulan sandık hipnotizması ile seçtiğimizi zannedip demokrasicilik oynuyoruz. Şüphesiz öğreniyoruz da. Fakat bir türlü gelemiyor o hayalini kurduğumuz demokrasi, veya varsa da biz hissedemiyoruz. Sözüm ona, her sandık öncesi daha özgür, daha refah, daha mutlu olacağımız hayalini kuruyor, seçimler sonrası daha oy pusulalarındaki mühür kurumadan seçmediğimiz yaşamın gerçekliğine geri dönüyoruz. Gerçekte seçiyor muyuz? Yoksa önümüze konulan pusulalardaki seçilmişleri mi seçiyoruz?
Ez cümle, evet temsili demokrasi ile insanlık Atina demokrasisi sonrası bir toplumsal kucaklama gerçekleştirdiyse de, gelinen noktada Atina’daki Yurttaş Köle Sahipleri yönetimi, seçilmiş elitlerin yönetimi meslek haline getirmeleriyle merkezde ve yerelde Seçmen Sahiplerinin Hiyerarşik Yönetimine dönüşmüş durumda. Adına seçilmiş parlamento da desek, seçilmiş devlet başkanı da desek ve hatta seçilmiş belediye başkanları da desek bu yukardan aşağıya yönetim piramidi değişmiyor; sağımız-solumuz-önümüz -arkamız “Başkan”! Sen, ben, biz; oyunu kullanan yurttaş, mahallede yaşayan komşum, daha da önemlisi her gün yeniden yaşam mücadelesi, var olma savaşı veren, hak talep eden aktif vatandaş yok! İşte Katılımcı Söz bu gerçeklikle yüzleşmek için yola çıkıyor.
Katılım, merkezi veya yerel iktidar ile mahalledeki komşu, işyerindeki arkadaş, sokaktaki vatandaş veya genel olarak aktif yurttaş arasında ayırt edici ve bağlayıcı üst form olarak nasıl ifade edilebilir? Siyaset felsefesindeki iktidar, parti, yönetim vb. dikey örgütlenmeler dışında katılımla ortak payda diye adlandırılabilecek, her biri farklı, bağımsız aktif yurttaşlardan oluşan eşitlerin birliği ve onun özel ve kamu dışındaki müşterek iradesi mümkün mü?
Benim, mahalledeki komşu veya aktif vatandaş olarak, seçim ve sandık dışında veya yanında sözüm olabilir mi? Yaşamın günlük gerçekliğinden beslenen, kentte yaşayan birey olarak varoluş ve iyi yaşam haklarımı, siyasal partiler dışında dile getireceğim sözüm, iradem, kararım olabilir mi? Yerel Yönetimler, planlı kentleşme, eğitim, toplumsal cinsiyet, kültür, çevre, iklim, sanat, hayvan hakları, spor, kooperatifçilik ve devamla yaşamımızı ilgilendiren her ama her konuda yaşam tercihlerimizi yalnızca seçim zamanları ve siyasal partiler eliyle mi sözümüzü bildireceğiz? “Hayır” diyebilmek için “Katılımcı Söz” ile bir adım atmak istedik.
Katılımcı Söz Portalı, Toplumcu Demokratik Belediyecilik hedefli, derdi “başka bir kent mümkün” üzerinden “başka bir yaşamın mümkün” olduğunu tartışmak ve daha da öte, örnek proje ve uygulamaları alan paylaşımına açan bir dijital girişimdir. Bu web portalı, dijital olarak bugün bir dijital kütüphane, panel ve konferans, tartışma platformu (forum), eğitim, yakın gelecekte bir dijital gazete, gelecekte ise enstitü fonksiyonunda vakıf formu, sonrasında deneyim paylaşımları ve katılımcı örgütlenmeleriyle yürünecek uzun bir yol olarak görmekteyiz.
Enstitü tasarısı, yerel yönetimler açısından aynı zamanda, Toplumcu Demokratik Belediyecilik ‘eğitim’ başlığında yer alan öğretim programının online ve yüz yüze olarak sunulmasının koşullarını da gerçekleştirmeyi hedeflemekte. Bu portalda, Toplumcu Demokratik Belediyecilik bugüne kadarki dünya ve Türkiye deneyimlerini harmanlayıp, teorik olarak kent hakkı kavramını yerele ve yerinden yönetime indirerek yaşayan bir forum yapmayı hedefliyoruz.