top of page

Çevre ve İklim

İklim krizi, tüm tahminleri boşa çıkardı ve 2040’da beklenen küresel doğal felaketleri şimdiden yaşamaya başladık. Bugüne kadar imzalanan tüm iklim değişimine yönelik önlem anlaşmalarına uyan ülke neredeyse olmadığı için bugün bu durumdayız. Ve hala başka bir gezegen yok! Mesele öncelikle küresel, sonra ulusal ve sonra da yerel ve son aşamada da bireysel… Hepimize pek çok görev düşüyor. Bu bir tercih değil, bir zorunluluk. 

 

Toplumcu Demokratik Belediyecilik için de bu çok zorlu bir sınav. Meseleyi birkaç kuruluştan alınan takdir belgeleriyle, sadece kağıt üstünde kalan iklim eylem planlarıyla çözmek mümkün değil. Toplumcu Demokratik Belediyecilik, yerelde sürdürülebilir olmayan halkla ilişkiler çalışmalarıyla değil, sahada sonuç alıcı iklim mücadele planlarıyla ve gerçekçi farkındalık çalışmalarıyla farkını göstermek zorunda. 

 

Yerel yönetimlerin, kent merkezlerinden mücavir alanlarına kadar, doğal yaşam alanlarının korunması, iyileştirilmesi ve bozmadan düzenleyerek kent insanının kullanımına sunulmasını gerçekleştirmek zaten asli görevi… Daha da önemlisi, okul öncesinden başlayarak doğa ve çevre bilincinin kazandırılması, bu amaçla yerel yönetim eğitim politikalarının geliştirilmesi öncelikli görevlerden… Ancak, artık yetmez… Katı atıkların geri dönüşüme kazandırılmasından atık yağların bilimsel yöntemlerle toplanmasına, plastik kullanımının azaltılmasından sürdürülebilir enerjinin kullanımınım teşvik edilmesine kadar pek çok görev belediyeleri bekliyor.

 

Umutluyuz, zira aktif vatandaşların katılımıyla çevreci yaklaşımların yaygınlaştırılması, katı atık toplayıcılarının kooperatifleşmelerine destek vererek geri dönüşümün daha sağlıklı hale getirilmesi, atık yağ ve tehlikeli atık toplamada bilinçlenme çalışmalarıyla pek çok olumlu örnek var artık önümüzde…

bottom of page