Acil Bir İhtiyaç: Yurttaşların Güvensizliğini Aşmak
- Anne Hidalgo
- 4 Oca 2023
- 3 dakikada okunur
Kamu politikasında şeffaflığa ve yurttaş katılımına acil ihtiyaç duyulan bir zamanda, hâlihazırda uygulanmakta olan ilham verici girişimleri tanımak öğretici olduğu kadar zaruridir.
Son yıllarda küresel ekonomik krizin, ülkelerimizin temelini oluşturan toplumsal uyum ve demokratik uzlaşıyı parçaladığına hep birlikte şahit olduk. Yurttaşların önemli bir kısmı, seçilmiş temsilcilerin onların beklentilerini anlama ve bunları somut eyleme dönüştürme kapasitesinden şüphe duyuyor ve umutsuzluğa kapılıyor. Yine pek çok yurttaş, ne olursa olsun seslerinin duyulmayacağına ve dikkate alınmayacağına inanıyor. Dolayısıyla yurttaşların göze çarpacak kadar çekimser bir tutum sergilemeleri, tam da verimsiz olduğunu düşündükleri kurumları gayrimeşru hale getiriyor.
Bu durumda demokrasi açısından son derece tehlikeli bir kısır döngünün içindeyiz; bu kısır döngüyü kırma görevi, sorumluluğu ve dahası yeteneği bize ait. Yurttaşların kendilerini dışlanmış hissetmelerine ve piramit benzeri, yani yukarıdan aşağı karar alma süreçlerine bir son vermeliyiz. Demokrasilerimizin işleyişi için gerekli güveni yeniden tesis etmek amacıyla acilen bu güvensizlik olgusunun üstesinden gelmeye ihtiyaç var.
Çözüm elimizin altında: Politikanın kapılarını sonuna kadar açmak ve yurttaşlarımızı kendilerini ilgilendiren bütün düşünme ve karar alma süreçlerine katılmaya davet etmek.
Paris’te, tüm yurttaşların yaşadıkları kentin demokratik yaşamına akın akın dahil olmasını ve kamu politikası oluşturmanın her aşamasına katılımını ısrarla talep ediyoruz. Bunu teşvik etmek amacıyla azımsanmayacak miktarda bir kaynak ayırmaya karar verdik: 2014 ile 2020 yılları arasında başlattığımız katılımcı bütçe, belediyeye ait toplam yatırım bütçesinin %5’ini, yani 500 milyon avroya denk gelen kısmını oluşturuyor. Bu, dünyada böyle girişimlere ayrılmış olan en yüksek bütçe miktarıdır.
Yaşına ve uyruğuna bakılmaksızın tüm Parislilerin oy verebilmesi bizim için çok önemli. Zira demokrasi ölü bir dil değildir, hepimiz tarafından her gün ve her koşulda konuşulmalı ve kullanılmalıdır. Özellikle okullar ve üniversiteler için bir katılımcı bütçe oluşturmak istememizin sebebi de bu. 2017 yılında Parisli gençlere 10 milyon avroluk bütçe tahsis edildi, böylece hem kendi eğitimlerinin kaderini belirleyebilecekler hem de çok erken yaşlardan itibaren somut bir yurttaşlık deneyimi yaşayabilecekler.
Katılımcı bütçe başka bir zorluğa daha meydan okuyor: “Politik karar almanın hukuki dünyasında görünmez” (Pierre Rosanvallon) olduğunu düşünen bir yurttaşla kent yönetimini uzlaştırmak. Bu amaçla 2016’dan bu yana, toplam fonun %30’unu işçi sınıfı mahallelerinde yürütülen projelere ayırmaya karar verdik, böylece katılımcı bütçeyi eşitlik ve toplumsal içermenin bir aracı haline getirdik. Ayrıca bu mahallelerdeki inisiyatiflerle ilgili çalışmalar yapan derneklerin finansmanı için de fon sağlanıyor.
Tartışmadan da Şeffaflıktan da Korkmayın
Elbette böyle bir projeyi üstlenmek, eleştiriyi, tartışmayı ve çatışmayı kabul etmenin yanı sıra yurttaşlarla bütünüyle şeffaf bir ilişki kurmak anlamına gelir. Farklılıklarımızın ve benzerliklerimizin farkına vardığımız bir diyaloga girmemizi sağladığı için tartışmaktan, demokrasi ancak yurttaşların gözünde gelişebileceği için de şeffaflıktan korkmamak gerek.
Christopher Lasch’ın sözlerini hatırlayalım: “Demokrasi bilgiyi değil, kamusal tartışmayı gerektirir. Elbette bilgi de gereklidir, ama bu bilgi ancak halkın katıldığı ateşli tartışmalardan üretilebilir.” Bu yüzden her şeyi konuşmayı ve tartışmayı amaçlayan bir eylem planı benimsiyor, bütün bakış açılarının karşılaşmasının oldukça verimli olduğuna inanıyorum. Mümkün olduğunca geniş bir alanda harekete geçelim, dinleyelim, tartışalım, fikirleri karşılaştıralım. İşte o zaman yeni ufukların açıldığını göreceğiz. Göreve geldiğim ilk yıllarda, diyaloğa girmeden hiçbir karar almadık. Yarına dair çözümler, fikirlerin paylaşılmasıyla ve kamusal aktörlerin, şirketlerin, araştırmacıların, derneklerin ve yurttaşların iş birliğiyle ortaya çıkacak, bundan eminim.
Yerelden seçilmiş temsilciler, şu anda demokrasimizi baltalayan güven ve vicdan krizine yanıt üretirken halktan korkmamalı ve halkın seçimlerini kınamamalıdır. İnsanlara kendilerini ifade etmeleri için daha fazla alan açarak, öğrenmeleri için daha fazla araç sunarak ve alınacak kararlar üzerinde gerçekten etkili olabilmeleri için daha fazla güç vererek onların güvenini kazanmalıdırlar.
Seçilmiş organların yanında meşru bir yeri olan doğrudan demokrasiyi teşvik etmek bizim sorumluluğumuzdadır. Böyle bir demokrasi, Jaures’in bir zamanlar Cumhuriyeti tanımladığı gibi, “büyük bir güven eylemi”dir. Yurttaşlara bütçenin anahtarlarını vermek, günümüzde toplumlarımızın bir araya gelip ilerlemek için en çok ihtiyaç duyduğu güvenin bir göstergesidir.
Kentlerin Rolü
Bu anlamda, kentlerin kendilerine özgü bir rolü olduğuna inanıyorum. 21. yüzyıl kentlerin yüzyılıdır. Bugün dünya nüfusunun yarısından fazlasına kentler ev sahipliği yapıyor. Son yıllarda belediye başkanları, birbirlerinden ilham alıp deneyimlerini, başarılı uygulamalarını ve ortak hedeflerini sürekli paylaşarak birlikte çalışmayı öğrendi ve hâlâ öğreniyor.
Ayrıca Paris’teki katılımcı bütçe uygulaması da, yurtdışında çoktan başlatılmış olan girişimler sayesinde gerçekleştirilebildi. Porto Alegre, Lizbon ve New York gibi diğer kentlerin bunu zaten denemiş olması, şimdiye kadar hayal ettiğimiz en büyük katılımcı bütçeyi yaratarak daha da ileriye gitmemizi sağladı.
Paris’ten sonra, Madrid, Milano ve Stockholm dahil çok sayıda kent de aynı şeyi yapıp kendi katılımcı bütçelerini hayata geçirmeye başladı. Kentler, demokratik yeniliklere öncülük ediyor, bu da onların en temel ve heyecan verici misyonlarından biri.
İyiliğin Güçlerini Yayalım
Paris deneyimi, yurttaşlara yeniden güç verildiğinde onların bu gücü benimseyip kullandıklarını kanıtladı. 2016 yılında, katılımcı bütçenin üçüncü dönemi için 3.000’den fazla fikir önerildi ve yaklaşık 160.000 kişi, kentlerin geleceğine karar vermek için oy kullandı. Bu rakam bir önceki dönemden iki kat fazlaydı.
Paris’te yeni bir olanak alanını açmış olmaktan gurur duyuyoruz. Güvensizliği güvene dönüştürmenin tek yolu bu ve bu yolda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz.
Umarım Yves Cabannes’ın bu etkileyici çalışması, başka kentleri de kendi katılımcı bütçelerini oluşturmaları için ikna eder. Alanı ve yetkiyi, geleceğin tüm güçlerine, barışın güçlerine bırakalım. Bizim en büyük şansımız ve umudumuz onlardır.
Anne Hidalgo
Paris Belediye Başkanı
Comments